Takvimler, 6 Temmuz 2009’u gösteriyordu...
CRİSTİANO RONALDO DOS SANTOS AVEİRO;
yüzünü biraz su çarptı ve aynada kendine bakım derin bir nefes aldı. O gün, büyük gündü.
Madrid’in en uzun ve en geniş caddelerinden biri olan Paseo de la Castellana’dan, Santiago Bernabeu Stadyamu’na uzanan trafik çok sıkıştı.
Takvimler, 6 Temmuz 2009’u gösteriyordu ve taraftarlar o günkü büyük olayı izlemek, boş bir koltuk bula bilmek için saatlerdir bekliyordu.
Stadyumdaki 82 bin koltuk çabucak dolmuştu. İçeri giremeyenler, kutlamayı stadın dışındaki dev ekranlarda izliyordu.
Taraftarlar, beyaz Real Madrid formalarını giymişti. Dünyanın en iyi oyuncularından olan biri, nihayet tıkımlarına transfer olmuştu.
Dolabında asılı duran formasının önünde ünlü Real Madrid amblemi vardı, arkasında da ismiyle numarası olan 9 yazıyordu.
Ne zamandır bu anın hayalini kuruyordu. Kendini bildi bileni Real Madrid’de oynamayı düşlemişti.
Küçükken Real Madrid’de oynamak istediğini söyler ve hep şu sözü duyardı:’’Kim istemez ki?’’
Etrafına bakındı. İşte nihayet Bernabeu Stadyumu’ındaydı. Cristiano, gülümseyerek gözlerini yumdu ve bir kez daha derin nefes aldı.
Hoparlörden ismini anons edecekler, o da sahadan sahneye geçecekti. Merdivenlerden çıkıp söylemesi gerekenleri söyleyecek, birkaç kişinin elini sıkacak ve onlarla birlikte fotoğraf çektirecekti. Objektiflere poz vermeye alışkındı ama bu seferki farklıydı.
Birazdan, en büyük hayali gerçek olacaktı.
Heyecanına yenik düşmekten korkuyordu. Tekrar yeni dolabına doğru döndü. İçinde bir sürü haç duruyordu.
Büyük bir haç koleksiyonu vardı ama bunlar en sevdikleriydi.
Sahaya ulaşmak için takımın soyunma odasından çıkan merdivenleri geçip kısa koridoru yürümek ve mavi korkuluklu merdiveni tırmanmak gerekiyordu.
Koridora çıkar çıkmaz kalabalığın sesini duydu. Mavi merdivene ulaştığında ses, neredeyse kulalarını sağır edecekti.
Onun bu sahaya ilk çıkışıydı ve Real Madrid’dekiler, olabildiğince görkemli bir karşılama olmasını istiyorlardı.
Merdivenlerin dibinde beklerken, Cristiano’ya Madrid’deki herkes oradaymış gibi geldi.
Gölgede rurup bekledi ve son bir kez derin nefes alıp, merdivenleri bir çırpıda tırmandı.
Sahnede Madrid’in gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu Alfredo di Stefano’nun lakabı sarı OK’tu!
Ve onun hemen yanında tüm zamanların en iyi futbol oyuncularından, pek çok kişinin Pele ile kıyasladığı Portekizli efsane, Siyah İnci’nin ta kendisi Eusebio duruyordu.
Yıllardır hayranlık duyduğu bu iki futbolcu, işte şimdi oradaydı ve Cristiano’yu bekliyorlardı. Olağanüstüydü!
Futbol hakkında her şeyi Madeira’nın sokaklarından öğrenmişti. Bir zamanlar fakir bir çocuktu. Nasıl olmuştu da buralara kadar gelmişti?
Futbol dünyasında zirveye nasıl çıkmıştı? Gözlerini kapattı ve çocukluğunun geçtiği ada gözlerinin önüne geldi:
Bozuk yollar, yıkık dökük gecekondular ve futbol sahaları…
Çocukluğuna geri döndüğünü hissetti. İlk anısı, bir kilisede geçiyordu.
Ve üzerinde mavi-beyaz giysiler vardı...
Kaynak: Spor Söleni, tarafından ‘’Benim Adım Ronaldo’’ kitabından kısaltılarak yazılmıştır.
İlgili Galeriler