Mizzen: İki direkli yelkenli teknelerin ya da kıçta küçük direkleri olan yelkenli teknelerin arka direği.
Yelken Nedir? [Parkur, Kuralları, Kazanma ve Taktikleri]
Yelken sporu sözünün içine birkaç spor dalı girer. Küçük Optimist'lerden, yaklaşık 72 m boyunda, 4 direkli bir yelkenli olan ve 1976'da "Observer Singlehanded Transatlantic Race"de yarışan "Club Méditerranée" teknesine kadar birçok deniz aracı, yelkenli olarak adlandırılabilir. Bu ikisi arasında, yüzlerce kategori kurmak mümkündür. Küçük kayıklar ve mavnalar, tam donanımlı açık deniz yatları, çeşitli boyutlarda tekneler, yüzlerce milve hatta dünya turlarında yarışan tekneler, bütün bunlar insanların ilgisini çekmekte, oldukça geniş bir kitle ve basın bu işi yakından izlemektedir.
Ama yelken sporuyla daha yakın ilişkide olanlar, Olimpik sınıflar arası yarışları ve geleneksel açık deniz yarışlarını bu gibi gelip geçici olaylara üstün tutarlar.
Yelken yarışında amaç, sporcuların tekne ile rüzgârı kullanma becerilerini ölçmektir. Bütün olay rüzgâr açısını ayarlayabilmeye dayanır. İyi bir yelkenci, rüzgârı hangi açıda yelkenine çarptıracağını ve nasıl hız kazanacağını bilir. Rüzgâr arkadan alındığı zaman, tekne pupa yelken (wind aft) gider. Rüzgāra doğru direk ilerlemek mümkün olmadığından, o yöne gitmek gerekince, tekne 45 derecelik açılar çizerek, zikzaklı bir rotada ilerler ve soldan sağa ya da iskele ‘den Sancak' a doğru, tremolo yapıp yön değiştirir. Yelken, ne kadar rüzgâra yakın açılırsa, o kadar düz bir rota izlenir ve o kadar hızlı gidilir.
1) Flying Dutchman
2) Finn
3) Soling
4) Scorpion
5) Tornado
6) 470
7) İnternational Canoe
8) Cadet
1Parkur
Küçük teknelerle, göllerde, nehirlerde, nehir ağızlarında, kanallarda, körfezlerde yelken basılabilir. Ama açık deniz yarışlarında, yelkenci dünyadaki bütün denizleri karşısına almak durumundadır. Denizlerin bazı bölgeleri çeşitli olanakları ve uygunlukları dolayısıyla yatların yarış bölgesi olarak daha sık kullanılır. Çoğu bilinen geleneksel yarışların yapıldığı yerlerdir. Amerika kupasının yapıldığı Newport Rhode Island; Southern Cross'un yapıldığı Avustralya' da Sidney; Amiral kupasının yapıldığı İngiltere'de Solent; Kiel haftası yarışları için Batı Almanya'da Kiel bunların en başta gelenleridir.
Açık denizlerde yarışan tekneler, genellikle, Olimpik rota adı verilen, üçgen biçiminde bir rota izlerler.
Olimpik yat yarışlarında sürekli kullanılan bu rotada, teknenin, bütün açılardan denenmesi mümkündür. Rota başlangıçta rüzgâr yönüne doğrudur. Dolayısıyla ilk açılma, rüzgâra karşı, yani, orsa ile olur. Rüzgâr ile aynı yönde seyretmeye başladıktan sonra, üçgenin ucunda yer alan dubadan dönerek apaz gidilir. Bu gidişin ardından bir duba daha geçerek, başlama işaretine arkadan rüzgâr ile pupa yelken gidilir. Yarışın ikinci ve son turunda ise belirlenen doğrultuda sadece orsa ve pupa yelken basılarak üçgenin sadece iki kenarında yarışılır ve finişe doğru orsa yelken basılır.
Bazı süratli sınıflarda Tornado Catamaran gibi bu üçgen turu iki kez yapmak gerekir. Yelkenciler bu tip yarışlar için "üçgenlerden ve sosislerden" oluşur derler. Yani Olimpik Rota, bir üçgen, bir sosis ve son bir orsa'dan oluşur.
Olimpik Rota: Birinci ayakta orsa, sonra apaz ve pupa seyir, ikinci turda ise orsa ve pupa ile finişe gider.
2Malzeme
Bir yat ekibinin en önemli sorunu soğuktan ve ıslaklıktan korunmaktır. Açık deniz yat yarışçısı, bunu su geçirmez, kalın muşambalarla (eskiden muşambadan yapılırlardı ama artık sugeçirmez plastik kullanılıyor) sağlar. Muşambanın, dikiş yerleri de su geçirmez, kolları ve kapüşonu vardır, içine ise yünlü şeyler giyilir.
Dingi kullanan yelkenciler ise bir blucin ve kalın kazakla yetinebilirler, ama meraklılar tek parça halinde, su ve rüzgardan koruyan giysiler giyerler. Kışın yapılan yelken yarışlarında aslında sporcular uzun süre su üstünde kalacakları zaman yazın da kullanılır dış korumalığın içine giyilen bir balık adam elbisesi, alaboradan sonra bile vücudun sıcak kalmasını sağlar.
Kullanılan tekneye göre, ayaklara giyilen botlar da değişir açık deniz yat yarışçısı, bağcıklı ağır botlar kullanır, dingi kullanan yelkenci, tekneleri özel yapılmış hafif, esnek ayakkabıları tercih eder. Dingi tipi yelkenciler, gövdelerine can yeleklerinden daha hafif batmaz malzemeler bağlayarak alabora esnasında suyun yüzeyinde kalmayı sağlarlar.
Açık deniz yelkencileri, kötü hava koşulları için bir emniyet kemeri bulundururlar. Bu, vücudu tekneye bağlayan bir teli içerir. Amaç güçlü bir dalga geldiğinde, güvertede çalışmakta olan yelkenciyi yerinde tutmak ve denize düşmesini önlemektir.
Flying Dutcman, dünyadaki en hızlı etkili ikili dingi olarak kabul edilir. Uzun, hafif bir gövdesi, trapezi ve dingi sınıf için geniş bir yelkeni bulunur.
3Kazanma
Küçük tekne sınıflarında, çizgiyi ilk aşan tekne kazanır. Olimpiyatlar ‘da 6 yarış sonunda en iyi derece sahibi tekne birinci olur. Aslında 7 yarış yapılır, ama en kötüsü atılır ve kalanlar değerlendirilir.
Dingi adı verilen tekneler, orta kısımlarında "center-board" denen, metalden ya da tahtadan salmaları istendiğinde yukarı çekilebilen teknelerdir. Bu sınıftaki tekneler, hepsi belli kurallara uyularak benzer biçimlerde yapılır. Böylece tekneyi hızlı ya da yavaş sürmek tamamen kaptana ve ekibinin becerisine bağlı olmaktadır. Bazı tekneler gelişme sınıfı diye nitelenir ve bunlarda, en hızlı ve en amansız yarışmayı sağlamak için, tekne, yelken biçimi ve alet değişikliğine izin verilir. Öbür teknelerse tek tip yapıdadır. Tek tip teknelerde bir teknenin diğerine çok yakın yapıda olması gerekir ve çok sınırlı değişiklikler yapılabilir.
Açık deniz tekneleri ise Uluslararası Açık-deniz Kurallına (IOR) göre yaptırılır. Bu kural, çok karışık birtakım hesaplarla teknenin yarış klasmanı boyutlarını belirler. İngiliz uzunluk ölçüsü "feet" kullanılarak verilen tekne sınıfları aşağı yukarı teknenin su ile temas ettiği bölümün uzunluğuna yakındır. Değişik uzunluktaki teknelerin aynı anda yer aldığı yarışlarda, bitirme süresi hesaplanırken bu kural uygulanır ve zamanlama ayarı IOR sınıflamasına göre yapılır. Teknenin yarışta elde ettiği süre IOR formülüne vurularak kazanan belirlenir. Bu, uygulamada, çizgiyi ilk geçen teknenin, çok ender gerçek birinci olması anlamına gelir. Uzun yarışlarda, örneğin, ‘’Admiral Cup’’ serisinin son ayağı 975 km'lik "Fastnet classic" de, saatler sonra yarışı bitiren küçük bir teknenin yarışı kazandığı görülmüştür.
4Kurallar
Birçok kural, teknelerin yapısıyla ilgilidir. Birbirleriyle yarışan yüzlerce farklı tipte yat vardır. Bazıları sadece kendi memleketlerine özgü bir yapıdadır, bazıları ise yaygın olarak tanınan uluslararası bir yapıya sahiptir. "Laser" bunun güzel bir örneğidir: İlk olarak 1970 gibi yakın bir geçmişte kullanılmasına karşın bu tekli dinginin uluslararası çerçevede sayısı 100.000'e ulaşmaktadır.
Günümüzde yarışan başlıca sınıflar şunlardır:
IOR: Uluslararası açık-deniz kuralına göre yapılmış yatlar sınıflaması 16 1/2 ft (5.03 m) olan Mini Tonner' dan, 70 ft (21.33 m) sınıflamalı ve gerçek boyu 80 ft'e (24.38 m) varan Maxi teknelere kadar tüm açık deniz yatları bu gruba girer. Admiral Cup, Southern Cross ya da SORC serileri gibi başlıca yarışmalarda, 35-55 ft (10.6-16.76 m) gerçek boylu ve sınıflaması 30-40 ft (9.14-12.9 m olan yatlar kullanılır.
OOD: Açık deniz tek tip: Aynı şartlarda, sonradan herhangi bir ayarlamaya (handikap) gerek duyulmadan yarışan, belli tipteki tekneler arasında yapılır.
Ton Cuppers: IOR kuralına göre sınıflaması eşit olan teknelerin yarışıdır. Şu bölümlere ayrılır: 2 ton (IOR 32 ft); 1 ton (27 1/2 ft), 3/4 ton (24 1/2 ft), yarım ton (22 tt), 1/4 ton (18 1/2 ft) ve mini ton (16 1/2 ft).
12 Metre: Bu açık deniz yarışına ise, Amerika Kupası'nın son derece karışık 12 m formülüne göre yapılan tekneler katılır. İnce, pahalı, çok hızlı teknelerdir ve bazılarına göre yat yarışlarının en güzeli budur.
Olimpik Sınıflar: Olimpik yat yarışında 7 tekne kullanılır. En küçüğü tek kullanılan "Finn"dir. Ağır bir teknedir, çok fazla güç ve dayanıklılık gerektirir. Gerçek boyu 14 ft 9 in (4,5 m) gelir, yelkeninin yüzölçümü ise 108 sqft'dir (10 m*).
Sonra 470. denen ikili dingi gelir. Fazladan bir "spinnaker" (balon yelken) ve "trapez" ile donatılmış küçük ama hızlı bir teknedir. Bu tekne 15 ft 5 in (4 m) boyundadır, 140 sqft (13 m) yelken yüzeyi ve ek olarak 140 sqtt (13 m) "spinnaker" yelkeni vardır.
Flying Dutchman ise, 19 ft 10 ½ in (6.05 m) uzunluğundadır, 20 sqft (18.58 m) yüzölçümü olan bir yelkene ve 190 sqft (17.5 m) "spinnaker"a sahip bir ikili dingi tipidir.
Bu üç centre-board (hareketli salma) tupe karşılık iki omurgalı tekne ve bir catamaran gelir. İkili Tornado catamaran, Olimpik sınıfların en süratlisidir ve gerçek boyu 20 ft (6.1 m), yelken yüzölçümü ise, 235 sqft'dir (21.83 m). "Spinnaker" yelkeni yoktur. İkili Star teknesi ise, omurgalıdır ve hepsinin en eski modelidir (1911) ve 22 ft 8 in (6.92 m) uzunluktadır. Yelken yüzölçümü 280 sqft'dir (26.13 m2) ve "spinnaker"i yoktur.
Olimpik sınıf teknelerin en büyüğü, üçlü Soling tipidir. Bu gerçek boyu 26 ft 9 in (8.15 m) gelen, 234 sqft (21,7 m2) yelkeni bulunan çok hızı bir teknedir.
1984'te, yedinci Olimpik sınıf olarak Windglider tanıtılacaktır. 12 ft (3,6 m) uzunluğunda fibreslass bir surf tahtasının üzerinde dikili, 14 ft 9 in (4,5 m) uzunluğunda bir direkten oluşan bu teknenin yelken yüzölçümü 56 sgft (6,5 m2 ) olduğundan hem ucuz, hemde kolay taşınabilir bir teknedir. Yarışmacılar, 2 ft (60 cm) genişliğindeki tahtanın üzerinde ayakta durup Olimpik Rotayı tamamlamaya çalışırlar. Gövdeyi ya da ayakları bağlamaya ancak serbest tipteki yarışmalarda ya da slalomda izin verilir.
Yarışma sırasındaki ana kurallar ise, yarışmacıların işaretleri ve şamandıraları geçerken birbirlerine göre durumları ve geçiş haklarıyla ilgilidir. Esas olarak, rüzgâr iskeleden (soldan) alan bir tekne, sancaktan (sağdan) alan bir tekneye yol vermelidir. Rüzgârı arkalarına aldıkları için kolay hareket edebilecek tekneler ise öbür teknelerin yolunu kapatmamalıdırlar.
5Beceriler
Yelkende kullanılan teknikler, deneyimsiz bir seyircinin düşünemeyeceği kadar çoktur. Yelkenci teknesini yarışın her noktasında en hızlı ve verimli biçimde kullanabilecek beceriye sahip olmalıdır, rüzgârın geliş doğrultusu hiç önemli değildir. Rüzgâra karşı, yanı orsa seyredildiği zaman kaptanın, rüzgârı ne kadar yandan alabileceğini sezmesi, rüzgâr değişimlerine uyabilmeyi becermesi, gergin yelkenle "bayılmadan" nasıl gidebileceğini hesaplaması, kendisinin ve arkadaşlarının ağırlıklarını, yelkenleri tam şişirebilmek için nasıl da gitmesi gerektiğini görebilmesi gerekir.
Rüzgâr arkadayken, yani pupa seyrederken ise teknenin dengesini sağlamayı, dingi kullanıyorsa, suyun yüzeyinde kayar gibi gitmek için arkadaşlarının ve kendisinin alacakları yerleri belirlemeyi, spinnaker'in hızı artırmak için nasıl kullanılması gerektiğini çok iyi bilmelidir.
6Taktikler
İyi bir çıkış, başarı için esastır. Ancak tekneler atletizmde olduğu gibi bir çizgiye dizilemezler. Hareket eder haldeyken, silahın patlatılmasıyla en kısa zamanda çizgiyi aşmaya çalışırlar. İyi bir çıkış, öbür teknelerin altında kalmayıp serbest bir rüzgâra kavuşmak demektir. Kaptanlar bu çıkış için yelken ve teknelerine vermeleri gereken pozisyonları saatlerce denerler ve tekrar ederler.
Amerika Kupası gibi yarışlarda, birbiriyle yarışan sadece iki tekne olduğundan, yatların başlangıç gizlisinin ardında, silah sesini duyduktan sonra bile, daha iyi bir pozisyona geçmek için çemberler çizerek oyalandıkları görülebilir. Oysa kalabalık yarışlarda, 20-30 kadar tekne fazladan hız kazanmak için çizgiye hücum ederler.
Çıkıştan sonra, yelkenciler tekneleri için en iyi rüzgâr pozisyonunu ve akıntı yönünü ayarlarlar. Önlerindeki dubaya taktik olarak nasıl yaklaşacaklarını hesaplarlar. Kendi yelkenleriyle yakın rakiplerin rüzgârını kesmeye çalışır, ani bir rüzgârla herhangi bir teknenin arayı açmamasını kollarlar. Tekne yönetme teknikleri son derece çeşitli ve inceliklidir. Kazanma ve kaybetmeyi belirleyen faktörler, bir spinnaker'in açılması ya da trapezdeki flokçunun bir rüzgâr değişikliğini izlemekteki dikkatine ve çabukluğuna bağlı saniyelerdir. Yarışları, suların ve rüzgârların değişken yapısına en iyi uyabilen yelkenciler kazanır.
7Terimler
Aback (Tersleme): Rüzgârın, yelkenin yanlış tarafına çarpması.
About: On tarafının rüzgârı aşmasıyla teknenin yola girmesi.
Anemometer: Rüzgârın gücünü ölçen araç.
Athwart: Teknenin bir yanından öbür yanına.
Backstay: Direkten kıça uzanan ip.
Bear away: Pupa ya da Orsa'ya 90 de seyir.
Beam reach: Bir yattan ya da rüzgârdan uzaklaşmak üzere rota değiştirmek.
Beat: Yatın sıkı yelken ve tremolo ile gitmesini gerektiren rota.
Block: İçinden ip geçen yivli makara.
Boom (Bumba): Yelkenin ayağındaki yatay direk.
Burgee (Fors):Kulüp ya da kuruluşun renklerini gösteren direğin baş kısmına asılı bayrak.
Centreboard: Ufak teknelerde dengeyi sağlayan hareketli salma.
Class (Sınıf): Tekne tipi.
Cleat: İp bağlamak için kullanılan, T biçiminde metal ya da tahta.
Close-hauled: Yelken gerilmiş bir halde, rüzgâra mümkün olduğu kadar yakın seyretmek.
Ease (Boşalmak): İpi gevşetmek.
fetch: Yatın tremolo gerektirmeyen bir rota üzerinde seyretmesi.
Genoa: Geniş üçgen şeklindeki ön yelken.
Goosewinged (Ayıbacağı): Arkadan gelen rüzgârla yelkenleri iki yana açıp seyretme.
Gybe: Rüzgârı kıça denk getirerek,
Halyard: Yelkenleri açan ip ya da tel.
Harden-in: Yelkeni germek.
Headsail: Direğin ilerisindeki yelken.
Helmsman: Dümen yekesini ya da tekerleğini kullanan kişi.
Knot: Saatte bir deniz mili (1.852 km).
Leeward: Teknenin rüzgârdan uzak bulunan yanı.
Mainsail (Ana Yelken): Direğin gerisindeki yelken.
Mizzen: İki direkli yelkenli teknelerin ya da kıçta küçük direkleri olan yelkenli teknelerin arka direği.
Painter: Tekneyi bağlamak için kullanılan, burundaki ip.
Port tack: Rüzgârın teknenin solundan esmesi.
Quarter: Teknenin kenarının arka kısmı.
Reef: Yelken alanını küçültmek.
Run: Rüzgârın önünde seyretmek.
Shtke-out: Küçültülmüş yelkeni serbest bırakmak.
Sheet: Yelkeni düzeltmek için kullanılan ip.
Shroud: Direği destekleyen tel ip.
Skipper: Tekneyi kontrol eden kaptan.
Spinnaker: İyi bir rüzgârdan tam yararlanmak amacıyla açılmış balon üçgen yelken.
Spreaders (or crosstrees): Ana direkten çıkan, donanım güçlendirici çubuklar.
Starboard tack: Rüzgârın sağdan gelmesi.
Stay: Direği başa ve kıça bağlayan çelik tel.
Tack: Zikzaklı bir rotayla rüzgâra doğru gitme.
Tiller (Yeke): Dümenin sapı.
Trapeze: Yelkencinin dışa sarkarak tekneyi dengelemeye çalışması.
Waterline: Tekne ile su yüzeyinin birleştiği kesim.
Windward: Teknenin rüzgâra yakın olan yanı.
Kaynak: ‘’ADAM’’ spor seyircisinin el Kitabı’ndan yazılmıştır
İlgili Galeriler