ESKRİM

Eskrim bugün bütün dünyanın her yerinde aynı büyük merak ve heyecan toplan bir spor dalıdır. Hedef eldeki silahla rakibin vücuduna temas etmektir.

ESKRİM
Abdullah Korkmaz
Abdullah Korkmaz
01 Aralık 2020 Salı 21:19

ESKRİM

Kılıcın insanoğlunun yaşantısının içine girmesi tunç devri ile başlamıştır. Prehistorik devrin başlangıcı sayılan madenlerin bulunması insanoğlunun yaşantısı önemli ölçüde etkilenmiştir. Bulduğu tunçtan önce balta yapan insanoğlu sonra bu madeni kılıç haline getirmiştir. Eskrim bugün bütün dünyanın her yerinde aynı büyük merak ve heyecan toplan bir spor dalıdır. Hedef eldeki silahla rakibin vücuduna temas etmektir.

Tarih, en iyi kılıçların demiri bulan Türkler tarafından yapıldığını yazar. İnsanoğlunun savaş alanlarında yeni zaferlerin yolunu açan kılıç ülkelerin yaşantısında da pek büyük büyük rol oynamıştır. İnsanoğlunun, savaşta hayati bir önem taşıyan kılıcın her zaman en iyi şekilde kullanabilme imkânlarına sahip olmak için bunu sulh zamanlarında da elinden bırakmamıştır. Bu talimler de bugün “Eskrim” adına verdiğimiz ortaya çıkmasına sağlanmıştır.

Önce gladyatörlerin elinde bir ölüm-kalım sporu olarak görülen eskrim zamanla yumuşak bir hüviyete bürünmüş ve “şövalye sporu” halini almıştır. On altıncı yüzyılın İtalyanlar tarafından bugünkü haline pek yakın esaslar içine alınan eskrime zamanla İspanyollar ve Fransızlar yeni esaslar eklemişler ve ortaya bugün ki modern eskrim çıkmıştır.

Türkiye’de Eskrim

Eskrim sporun Türkiye’ye gelişi geçtiğimiz yüzyılın sonlarına rastlandı. Bu konuda öncülüğü yapan kişi Muallim Hüsnü Bey olmuştur. Muallim Hüsnü Bey’in, büyün dünyada pek yaygın bir hal almakta olan eskrim sporun Türkiye’de ilk öğrettiği kimseler arasında Fuat, Refik ve Ömer Lütfi beyler bulunmaktadır. Bu gençler ilk ciddi müsabakalarını, 1903 yılında Yıldız Sarayı’nda Padişah 2. Abdülhamid’in huzurunda İtalyan eskrimcilerine karşı yapmışlardır. Bu karşılaşmada genç Türk eskrimcilerin İtalyanlar karşısında gösterdikleri büyük başarı padişahı pek memnun bırakmış ve

2. Abdülhamid’in emriyle bu spor bütün askeri mekteplerin tedrisat programı içine alınmıştır. Bu arada İtalyanlara karşı fevkalade maçlar çıkaran Fuat (Balkan) Bey de padişahın emriyle Edirne’deki Harbiye Mektebi’nin eskrim hocalığına tayin edilmiş.

Türkiye’de İlk Kulüp

Suat (Balkan) Bey, çok geçmeden yakın arkadaşı jimnastikçi Mazhar (Kazancı) hoca ve kardeşi Hikmet (Balkan) beyle birlikte, Beşiktaş’taki evlerin altında “Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü”nü kurmuştur. Bu kulüp yalnız aletli jimnastik, eskrim ve halter dallarıyla meşgul olmuş, semtin birçok gençleri bu kulüpte jimnastik, eskrim ve halter öğrenmişler, bu sporla meşgul olmuşlardır.

1923 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kuruluşunu müteakip Eskrim Federasyon Başkanlığına Fuat (Balkan) Bey getirilmiştir. Fuat Balkan 1938 yılına kadar bu görevde bulunmuş ve eskrim sporunun Türkiye’de yerleşip kökleşmesine pek büyük rol oynamıştır.

Enver Balkan 1931 Balkan Şampiyonluğu kupası ile.

1924 Paris Olimpiyat Oyunları’n da Türk eskrimcileri ilk kez Avrupa sahalarında görüşmüşler ve Fuat Balkan eskrimde Ay-Yıldızlı formayı ilk sporcu olmuştur. Bunu 1928 Amsterdam Olimpiyatları izlemiştir. Bu oyunlarda Türk eskrimi Fuat Balkan, Mülazim Muhiddin ve Mülazim Nami beyler tarafından temsil olunmuştur.

1929 yılında Robert College’in beyaz Rus asıllı jimnastik öğretmeni ve çarlık Rusya’nın çok iyi bir eskrimci olan Nadolsky, Milli Eskrim Takımımızın antrenörlüğüne getirilmiştir. Nadolsky, 1938’e kadar devam eden görevinde teknik yönden Türk Eskrimciliğine pek büyük katkılarından bulunmuş ve sayısız elemanlar yetişmiştir.

Eskirimde İlk Büyük Başarı

1931 yılında Atina’da yapılan Balkan Oyunları’nda Türk eskrimcisi Enver Balkan’ın kazandığı şampiyonluk eskrim tarihimizin ilk büyük başarısını teşkil etmiştir.

1936 Berlin Olimpiyat oyunları, ilk bayan sporcular Türk eskrimciliğine büyük bir merhale teşkil edilmiş, iki bayan eskrimcimiz, Suat (Aşeni) ve Halet (Prof.Çambel) hanımlar Olimpiyat tarihinin ilk Türk bayan sporları olarak Berlin’de Ay-Yıldızlı formayı giymişlerdir.

1938’e kadar süren bu devrinin ünlü isimler arasında Refet Ürgenalp, Rıdvan Bora, Halim Tokmakçıoğlu, Cihat Teğin, Orhan Adaş, İlhami Çene Rıza Arseven ve Said Tayla yer almaktadır...

Kaynak: “Spor Ansiklopedisi” kitabından yazılmıştır.


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.