TÜRKİYE İDMAN CEMİYETLERİ İTTİFAKI (1922-1936)

Türk Spor Kurumu'na bırakan Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı, (TİCİ) kapanmasının üstünden neredeyse yarım yüzyıl geçmiş olmasına rağmen, bugün bile güncel olarak tartışılan bir yapıdır.

TÜRKİYE İDMAN CEMİYETLERİ İTTİFAKI (1922-1936)
Abdullah Korkmaz
Abdullah Korkmaz
20 Aralık 2020 Pazar 21:32

TÜRKİYE İDMAN CEMİYETLERİ İTTİFAKI (1922-1936)

TỈCi'nin yönetsel-ideolojik yapısı nedir?

1922 yılında kurulan, on dört yıl süreyle Türkiye sporunun iniş-çıkışlarını yönetmeye çalışan, 1936 yılında da yerini (yarı-resmi) Türk Spor Kurumu'na bırakan Türkiye idman Cemiyetleri ittifakı, (TİCİ) kapanmasının üstünden neredeyse yarım yüzyıl geçmiş olmasına rağmen, bugün bile güncel olarak tartışılan bir yapıdır.

Sporda, özelikle de futbol ve güreşte alınan her yenilgiden sonra, günlük basının spor sayfalarını açtığımızda, aynı basının birinci ve ekonomi sayfalarındaki (ekonomiyi Özel teşebbüse bırakırsan işte böyle olur), [zaten devlet serbest piyasa ekonomisine bu kadar karıştığı için bunlar oldu] tartışmalarına çok benzeyen, hep TiCi'ye atıf yapan yazılara rastlarız. Türkiye'de hiçbir zaman günceliğini yitirmeyen (Özel girişimcilik-devletçilik) tartışmasının spordaki yankıması, uzantısıdır bu... Taraflar da, (TİCİ Olayı) na, ya [devletçi], ya (özel teşebbüsçü) olarak yaklaşırlar. Bunun en çarpıcı örneği, TİCİ’nin kurucularından Burhan Felek'in sporu (şahsın ve hususi teşebbüslerin mal), spor devlet ilişkisini (tamamiyle hami mahmi münasebeti), TỈCI'yi de (memleketimizdeki ilk ve son normal amatör spor teşkilâtı)  olarak görürken, (devIetçi-Halkevci) Behçet Kemal Çağlar’ın TỈCİ’yi kapatan kararı (sporda çeteciliğe nihayet veren, Türk sporunun Misak-ı Millîsini teşkil eden bir karar) olarak yorumlamasıdır.  (bkz. Fişek, SY, s. 370). İşte, TİCİ konusundaki tartışmaların özel yan-tutmalara çok açık olan [iyiydi, kötüydü] yanına girmemek için, öncelikle, Osmanlı’nın Batı'dan, Cumhuriyet'in de Osmanlı’dan aynen devraldığı bu örgütün nesnel bir ideolojik-yönetsel değerlendirmesini yapmamız gerekiyor.

[Kendi kendini yönetme] geleneğine sahip olan Avrupa'nın devlete ve hükümete karşı (bağımsız) olarak kurduğu, çok-sporlu, çok-kulüplü (federatif) spor birliklerinin Türkiye'deki benzeridir TİCİ... Ulusal spor yönetiminde son sözün (özel) kişi ve kulüplerce kurulan, özel hukuk tüzel kişisi olarak örgütlenen bir (kulüpler birliği) tarafından söylenmesini öngörür. Bu yönüyle, TİCİ, kulüplerarası çekişmeler yüzünden işlevsizleşip dağılan öncelleri, yani İstanbul Futbol Birliği, İstanbul Kulüpleri Ligi, Cuma ve Pazar Lig’lerinin, hem kurucu üyeleri, hem yönetim ve ideolojik yapısı bakımından devamıdır. İdeolojisi, kurucularından Burhan Felek'in sözleriyle, (spor şahsin ve hususi teşebbüslerin malı, fakat hükümetin ve milletin mahmisi olmalıdır) şeklinde özetlenebilir.

TİCİ'nin yönetim yapısına gelince, 22 Mayıs 1922 tarihinde 27 maddelik bir yönetmelikle tüzel kişilik kazandığını. Temmuz 1922 tarihli 242 maddelik bir (dahili nizamname) ile kulüp-kulüp, kulüp-birlik ve birlik-federasyon (encümen) ilişkilerinin düzenlendiğini, 16 Şubat 1923 tarihli bazı yönetmelik değişikliklerinden sonra, 2 Ocak 1924 günü Ankara'da toplanan Birinci Umumi Kongre ile kesin örgüt yapısına kavuştuğunu görüyoruz. Ancak, hem belirtelim, (profesyonelliği, kumarı, işreti ve siyasetle iştigali bir madde-i mahsusa ile meneden) kulüplerin, onların yani sıra da spora katkıda bulunmuş kişilerin üye oldukları TỈCİ'nin hem yönetim yapısı, hem ideolojisi, (1) İstanbul dışına çıkılarak taşrada (idman mıntıkaları) [iller] olarak peyderpey örgütletilmesi, (2) yine peyderpey kurulan encümenlerin uluslararası spor federasyonlarına üye olmaları dışında, büyük ölçüde aynı kalmıştır.

TİCI'nin (federatif) yönetim yapısı, (1) Umumi Kongre, (2) Merkez-i Umumi, (3) bugün «federasyon» olarak andığımız idman Heyet-i Müttehideleri’nden oluşuyordu. Kulüplerin ve idman mıntıkalarının temsilcilerinden oluşan Umumi Kongre'nin yılda bir tekrarlanan görevi, iki kongre arasında TİCİ’nin tüm işlerini yönetecek Merkez-i Umumiyi seçmek, bir önceki dönemin çalışmalarını değerlendirdikten sonra izleyecek dönemin programını hazırlamaktı. Bu hazırlanan programı uygulamakla görevle Merkez-i Umuminin bu işteki yürütme organı, sorumlu oldukları spor dalının uluslararası kurallara göre yürütülmesini sağlamakla görevli olan (teknik jandarma) niteliğindeki idman Heyet-i Müttehideleri idi.

Aşağıdan yukarıya seçimle ve (federe) birimlerin bir üst örgütsel basamağa (federatif) yetkiler devretmesiyle oluşan TİCİ'nin bu yapısının bir başka özelliği aktif spor yaşamlarını noktalamış (fahrî ve meccani) yöneticiler eliyle, sporcu özyönetiminden kulüplerin özyönetimine geçmesi, önceki dönemlerden devralınan kronik sorunu da kulüplerarası sürtüşme ve kavgalardır.

TİCİ'nin çözülüşünü hızlandırdan, 1936 yılında da yerini (yarı-resmî) Türk Spor Kurumu'na bırakmasına yol açan olaylara geçmeden önce, dönemin iki önemli olayına, (1) spor federasyonlarının kurulmasına ve (2) Türkiye'nin TİCİ eliyle 1924 Paris Olimpiyatları’na katlamasına, yani uluslararası spor topluluğuna üye olmasına kısaca değinmek istiyoruz.

Kaynak : 100 Soruda “Türkiye Spor Tarihi” Prof.DR. Kurthan Fişek, kitabından yazılmıştır.


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.